Nedİr?

Derin'in dünyaya gelmesi ile patlayan babalık hormonlarının neticesi. Yıllardır kurulan yazarlık hayallerinin denemesi. Hayatın mottosu. "Tibetdiyarı " ve "Yazaşkı" bloglarına nazire.Eğlence.Sevgi.Aşk.Bilgi.Yeşilköy'den Hale,Jale ve de Lale!(Galba Bakırköy'dü?)

YASAL UYARI!

Bu blogdaki yazıların çoğu şahsıma aittir. Her ne kadar mülkiyetçi görünmesem de, fikirlerimin başkaları tarafından çalınıp, babalarının malı gibi kullanılmasını istemem. Sırf bu yüzden gül gibi şiirlerimi yayınlayamıyorum. Büyüyünce yazar olup kitap yapacam bunları.Kopyalayanı yakalarsam kızarım. Her türlü yasal yola ve çirkefe başvururum!Biline...

Şiirlerin ve yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

13 Ocak 2014 Pazartesi

Matka anlatılmaz,yaşanır!-Makedonya 3

Deniz'e "Matka Kanyonu" na nasıl gideceğimi sorduğumda direk taksi dedi.Neymiş efendim otobüs iki saatte bir varmış ve de uzun sürüyormuş. Yahu arkadaş parasını geçtim-gerçi bütçemde taksiye pek fazla yer yok-,ben gezdiğim yerlerde bu taksi olayını sevmiyorum. Bir ülkeyi,bir şehri,o şehrin insanını tanımanın en iyi yolu onların arasına karışmak. Gel bir ülkeye, sadece turistik mekanları gez,taksiden inme,sonra da ben orayı gördüm de. Görebilirsin ama ruhunu anlayamazsın, tanıyamazsın. Turist gelirsin, turist gidersin. Neyse...Üsküp'de tüm ana ulaşım hatları tek mekanda toplanmış durumda. Şehir merkezine on dakikalık yürüme mesafesinde şehirlerarası otobüs terminali, tren garı ve belediye otobüslerinin ana durağı yanyana. Daha doğrusu tren garı, otobüs terminalinin üstü. Sora sora Bağdat bulunur misali soruyorsun ve buluyorsun. Daha önce de söylediğim gibi birçok kişi İngilizce biliyor ya da anlıyor. Gerçekten çok yardımsever ve candan insanlar. Netekim "60" numaralı otobüsün Matka' ya gittiğini öğrendim. Saatlerini Deniz internete bakıp söylemişti;numarayı hatırlayamamıştı. Saatler de tutuyor. İş kaldı bilet almaya. Şehiriçi otobüs bileti 35 dinar. Yani yarım eurodan az fazla. Git-gel 70 dinar yapar ki sonradan öğrendiğim kadarı ile taksi ile bu iş 800 dinar. Gidiş-dönüş 50 km lik bir mesafe için 13 euro çok değil.Yine de 1 euro ile boy ölçüşemez. Yolculuk aşağı yukarı 45-50 dakika sürüyor. Ülke son ferdine kadar gönüllü turizm elçisi adeta. Otobüs şöförü son durakta beni indirirken, "bunda sonra yürüyerek devam edeceksiniz" demeyi ihmal etmedi. Hafif tatlı bir eğimle tepeye doğru yürüyorsunuz. İlk başta elektrik santralini görmek can sıkıcı. Keşke hiç yapmasalarmış. Ama ondan sonrası gerçekten büyüleyici. Fotoğraflarını gördüğünüz yapı "Matka Hotel ve Restaurant". Hemen sonrasında kanyon boyunca devam eden altı kilometrelik bir yürüyüş yolu var ki tadından yenmez. Trekking sevdalıları için biçilmiş kaftan. Yol inişli çıkışlı ve fazlasıyla kıvrımlı. Başlarına insan eli değmiş ve yer yer korkuluk var. Sonrasında ise tamamen doğal bir hal alıyor. Ben iki km. kadar yürüdükten sonra geri döndüm. Kondüsyonu olmayanlara, aktivitesi yüksek küçük çocuğu olanlara tavsiye edilmez. Her an soluğu suyun içinde alabilir veya kafa göz yarabilirsiniz. Gelgelelim her dönemeç, her köşe başka bir ışık oyunu ve doğal güzellik. Tabii ki oraya kadar gelip bir de enerji harcayınca "Matka Restaurant" a uğramamak olmaz idi. Şu kadar söyleyeyim, dördüncü günümde Makedonya'da yediğim en iyi yemekti. Ev yapımı tütsülenmiş sosis ızgara,hafif sarımsakla tadlandırılmış bacon a sarılıp kızartılmış taze koyun peyniri ve taze koyun sütü,krema,sarımsak,ceviz ve salatalık ile hazırlanmış "tarator" dedikleri bir meze. Yanında tabii ki "rakija". Ne kadar ekmek, o kadar köfte misali fiyatlar biraz yüksekti ama kesinlikle değer. Diyeceğim şudur: Gerekirse İstanbul'da birkaç haftasonu dışarı çıkmayın.Bütçenizi denkleştirin ve en azından bir haftasonu Üsküp'e ve Matka'ya gidin. Beni minnetle anacaksınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder