Nedİr?

Derin'in dünyaya gelmesi ile patlayan babalık hormonlarının neticesi. Yıllardır kurulan yazarlık hayallerinin denemesi. Hayatın mottosu. "Tibetdiyarı " ve "Yazaşkı" bloglarına nazire.Eğlence.Sevgi.Aşk.Bilgi.Yeşilköy'den Hale,Jale ve de Lale!(Galba Bakırköy'dü?)

YASAL UYARI!

Bu blogdaki yazıların çoğu şahsıma aittir. Her ne kadar mülkiyetçi görünmesem de, fikirlerimin başkaları tarafından çalınıp, babalarının malı gibi kullanılmasını istemem. Sırf bu yüzden gül gibi şiirlerimi yayınlayamıyorum. Büyüyünce yazar olup kitap yapacam bunları.Kopyalayanı yakalarsam kızarım. Her türlü yasal yola ve çirkefe başvururum!Biline...

Şiirlerin ve yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

12 Ocak 2014 Pazar

Makedonya 2

Ertesi gün böreği yedim. Hafifti.Sonrasında kültürel takılmaya karar verdim. Müze,ören yeri ve şehrin anıtsal yerleri gezilecek."Old Bazaar" adından da anlaşıldığı üzere şehrin en eski yerlerinden biri. Tarihi 12.yüzyıla dek uzanıyor. Çarşıda hala birkaç el zanaati zamana direnmeye çalışıyor. Ağırlıklı olarak kuyumcu ve köfteci dükkanı var. Onlar köfteye "kebap" diyorlar. Bizdeki Tekirdağ köftesi tarzında. En meşhurlarından biri olan "Destan" da mideye indirildi. Enfes! Çarşıda birçok Osmanlı eserine rastlamak mümkün. "Sulu Han", "Kurşunlu Han","Davut Paşa Hamamı" bunlardan birkaçı. Hemen hemen hepsi müze, galeri ve konser salonu olarak kullanılıyor. Çarşının yukarısında "Mustafa Paşa Camisi" ve tarihi "Kale" var. Kalenin girişinde "turistlere kapalı" tabelası var. İçeride restorasyon var. İçeri girebilmek için parola "Türk", işareti "müslüman" !Sonrasında gittiğim "Etnografya Müzesi" nde yöresel kıyafetlere hayran kaldığımı belirtmeden geçemeyeceğim. "Bağımsızlık Müzesi" ise sevdiğim Makedonlara saygı duymamı sağladı. Arkadaş adamlar 300 sene boyunca bıkmadan usanmadan bağımsızlık mücadelesi vermişler. Osmanlı,Sırp,Bulgar,Yunan devletlerinden ve sonrasında Tito Yugoslavya"sından çekmedikleri kalmamış. Asla pes etmemişler. Bu arada müzedeki rehber Philipe'in şu cümleleri kayda değer:"500 sene boyunca Osmanlı'nın bize yapmadığı zulmü, 20-30 sene içinde Sırplar,Bulgarlar ve Yunanlar yaptı." Bu 20-30 sene de Balkan Savaşları ve 1.Dünya Savaşı zamanları. Savaş sonrası adamların topraklarının yarısı Yunanistan'a, bazı bölümleri de Sırbistan,Bulgaristan ve Arnavutluk'a verilmiş. Şehirde görülecek çok şey kalmayınca üçüncü günümde yakın şehirlere gitmeye karar verdim. Özellikle "Kavadarsi" yi merak ediyordum. Bu şehir ve bölge şarapları ile ünlü. Hatta şarap lobisi olmasa Fransız şaraplarını bile geride bırakabilirlermiş.Üsküp ile Kavadarsi arasında bizim "Köprülü" dediğimiz "Veles" var. Açıkçası her iki şehir de benim için hayal kırıklığı idi. Özellikle "Veles". Hiçbir tarihi dokusu olmayan bina kalabalığı! Sabah yola çıkmadan önce otelde karşılaştığım Türk kızlara "Kavadarsi"den bahsetmiştim.İnşallah gitmezler,yoksa bir araba küfür yerim. Ha bu arada kızlarımız kalabalık bir arkadaş grubu ile "Mavrovo" ya (sanırsam) kayağa gelmişler. Kar olmadığı için Üsküp'e dönmüşler. Öncesinde hava durumuna niye bakmamışlar bilmem ama şu söyledikleri dikkatinizi çekebilir:"Buraya gelmek ve haftasonunu geçirmek, İstanbul'da haftasonu geçirmekten daha ucuz!" Abilerim,ablalarım!Fotoğrafta gördüğünüz beşli set bizde sadece "2" euro! "Peki geceleri napıyorsun?Bize biraz da gece hayatından bahset." diyenler için gözlemlerim şunlar: Merkezdeki barların ve gece kulüplerinin yaş ortalaması 18-22 arası. Orta yaş nerede eğleniyor daha keşfedebilmiş değilim. Burada da gece kulüplerine kızlar beklemeden içeri alınıyor. Biz ayılar beklemek zorundayız. Özellikle gece kulüpleri bizdeki gibi abazan kaynıyor. Ve de bizdeki gibi kompleksli tipler. Dans etmiyorlar ve dans edene öküz gibi bakıyorlar. Kızlar ise -kusura bakmasınlar- öyle ahım şahım değil. Pazar günü "Matka Kanyonu" na gideceğim.Pazartesi ise ver elini "Ohrid"!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder