Nedİr?

Derin'in dünyaya gelmesi ile patlayan babalık hormonlarının neticesi. Yıllardır kurulan yazarlık hayallerinin denemesi. Hayatın mottosu. "Tibetdiyarı " ve "Yazaşkı" bloglarına nazire.Eğlence.Sevgi.Aşk.Bilgi.Yeşilköy'den Hale,Jale ve de Lale!(Galba Bakırköy'dü?)

YASAL UYARI!

Bu blogdaki yazıların çoğu şahsıma aittir. Her ne kadar mülkiyetçi görünmesem de, fikirlerimin başkaları tarafından çalınıp, babalarının malı gibi kullanılmasını istemem. Sırf bu yüzden gül gibi şiirlerimi yayınlayamıyorum. Büyüyünce yazar olup kitap yapacam bunları.Kopyalayanı yakalarsam kızarım. Her türlü yasal yola ve çirkefe başvururum!Biline...

Şiirlerin ve yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

25 Haziran 2011 Cumartesi

Tatavla*



Geçenlerde Derin'in öğretmeni Şükran bizdeydi. Kadın ayaklı kütüphane,edebiyat kurdu. Bir şiir okudu. Çok beğenmedim. Zaten, şiiri hiçbir zaman çok sevemedim nedense."Biraz zorlama olmuş sanki" dedim."Çok düşünülmüş de yazılmış gibi." "Evet haklısın" dedi.
Şiir yürekten gelmeli.Ozan olmalı,aşık olmalı!Kelimeler yüreğinden çıkmalı,kanatlanmalı,uçmalı! İyi de bunun için ya aşık olacaksın ya da aşk olacaksın!Bir de sarhoş olacaksın. Biri dedi ki:"Önemli olan sarhoş olmadan ozan olabilmek." Koydu bu bana.Ben hep kafam güzelken yazdım.Yazdım diyorum ya, bir elin parmaklarını geçmez yazdıklarım. Onları da yıllardan beri saklıyorum.Aman biri çalar, şarkı sözü neyin yapar da, ondan sonra uğraş dur mahkeme kapılarında. Bundan da yoruldum be arkadaş! Çalarlarsa çalsınlar!Çalmadıkları ne kaldı ki? Masumiyetimle başladılar...Off...Tamam tamam!Ajitasyon yok,arabesk çok!
Artık şiir yazamıyorum.Yeterince sarhoş olamıyorum diyeceğim,bütçedeki kol gibi "içki" kalemine ayıp olacak!Tatavla'daki sevgili de hayalimde değil artık.Hatta "Face" de bile değil!

*Tatavla:Kurtuluş

Masaldaki sevgili

Uzun kış gecelerinde, annemin eteğinin dibinde,
Hazin bir masaldı anlatılan, hafızamın derinliklerinde.
Paskalya yortusu, terzi Niko'nun oğlu mütercim tercüman,
Elinde makas, belirmiş büyükanneannem Kamile heman.
Gonca gül sunmuş genç İngiliz centilmenlerine,
Kasımpatlar ise hep kırklı yaşlardakilerine!
Üç-beş deli kurusıkı sıkmış dağ başında,
Ahali ise inanmış Kuvva dağın yamacında.
Yunan bu, saman sarmış arabaların tekerlerine,
Tan ile çekip gitmiş Rum ellerine.
Niko ve ailesi Kamile Hanım'a emanet,
Kuvva gelince, köyüme selamet.
Sonrasında Dayı Bey Pera'da ipek kravat ve fötr ile,
Urum meyhanesinde iki duble rakı, nafile.
Dolaşırken Ada'yı mimoza kokuları içinde,
Tatavla'da sevgili, her daim hayalimde.

25/11/07
05:15

7 Haziran 2011 Salı

Katır tırnağı



Bozcaada'da dalış sonrası.Giyiniyorum.Çocuklu bir adam yaklaştı;ben yaşlarda:"Maşallah iyi av olmuş".Teşekkür ettim.İkinci cümlesi ise şu idi:"Benim evim var burada.11 yıl önce 22.000 dolara aldım.Şimdi 300.000 TL desem havada kaparlar.Bir de 22.000 dolara arazi almıştım.Onu sattım.Ev bedavaya geldi." Ne kadar iyi bir yatırım yapmış olduğunu onaylayan bir-iki cümle kurdum;daha da iyi hissetsin diye.Sonra, İzmir oltayla 2 kg. a yakın sarpa ve kefal tuttuğunu ve dalmaya gerek olmadığını söyledi."Hı hı!" dedim. Vedalaştık.
Ertesi gün Çınaraltı'nda Filiz ve cam ustası Mercan ile çay içiyoruz.Filiz bir yere gitti.Mercanla laflıyoruz.22.000 dolarlık arkadaş geldi aklıma.Takık olmadığım adam mı var? Ustaya anlattm mevzuyu."Allah Allah!Durup dururken insan niye anlatır bunları." dedi.Ben de açıkladım ona nedenini.
Katır tırnağı annemin en sevdiği çiçeklerden biridir.Mayıs,Haziran aylarında dağlarda açar.Sert dalları,narin sarı çiçekleri vardır. Çok güzel kokar. İki sap kesip de odanıza koyduğunuz zaman, oda günlerce mis gibi kokar. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün her iki yaka girişinde, tepelerde vardır.Gelgelelim onları fark eden, fark edip de ne olduğunu bilen kişi azdır. Ama dolar-euro paritesini bilen çoktur.
Ustaya dedim ki:"Her yerde hemen hemen herkes sadece paradan bahsediyor. Şu sokaktaki köpeğin,kucaktaki bebeğin,daldaki kuşun,çınardaki yağrağın güzelliğinin farkında değil insanlar. Bu adaya geliyorlar. Sırf bu adaya geldim,bu adada evim var diyebilmek için. Hatta adada kekiği para ile bakkaldan alıyorlar." Usta gülümsedi.
Sahilden köye çıkarken, zeytinlerden fırsat kaldıkça, yol boyu katır tırnağı var. İlk Deniz toplamıştı geldiğinde. Köy evinin içi mis gibi kokmuştu. Annem kokmuştu.

18 Mayıs 2011 Çarşamba

18 Mayıs itibari ile...



Bahçede yılan var.Bugün evin kenarında 15 cm.lik bir yavru gördüm.Kudret öldürmek istedi.Engel oldum.İnşalllah engerek değildir.Sazlı-Ayvacık yolu muhteşem.Yol dereboyu ilerliyor.Sincapları izlemek için durdum.Çok keyifli.Ayvacık yakınlarnda, 5-6 aylık yavru bir köpeğe iki kez rastladım.Allah'ın hakkı üç.Bir daha rastlarsam sahiplenecem!Ayvacık esnafı ve halkı bir alem."Eyvah eyvah 3" adeta! Evin boya işleri bugün bitiyor. Evin manzarası çok yok ama her taraf yemyeşil!Evden çıkınca önünde deniz ve Ayvalık adaları.Sağ tarafa, köy meydanına doğru ise deniz ve Midilli.Dolunayda her ikisi de muhteşem!Deniz ve Derin geliyor.Keyifli olacak!

6 Mayıs 2011 Cuma

ebegümeci




Genç nesillerin çoğu bilmez. Benim de bildiğim nadir otlardan biridir.Nadir diyorum ama tevazu gösteriyorum. Çoğu şehirliden daha çok anlarım ottan boktan! Ben annemden biliyorum ebegümecini. Bizim oralar bilir. Bizim oralar da Gebze-Kocaeli tarafıdır. Herekeliyim ya!
Geçen gün sabah kahvaltısında vardı;ebegümecili yumurta. Hani ıspanaklı gibi. Ellerimle topladım, en körpelerinden. Bizim oralar "mancarlı" der böyle karışımlara. "Mancarlı pide", "mancarlı et", vs... TDK "mancar" için şöyle diyor :1. Pancar. 2. Lahana, karalahana. 3. Ispanak, yabanıspanağı. 4. Pazı. 5. bk. mancarlık. 6. Sebzelere verilen genel ad. 7. Ebegümeci, marul vb. sebzeler. 8. Yenilen bir çeşit ot.
Şimdi nispet yapar gibi(gibisi fazla, nispet yapıyorum) sayacağım doğadan öğrendiğim bitkileri ve ağaçları:Hodan,ebegümeci,kara hindiba,kocayemiş,kekik,defne,katırtırnağı,karayemiş,semizlik(semizotu),papatya,yasemin,ısırgan,gelincik,çitlembik,kantaron,zakkum,adaçayı,böğürtlen,ahlat,baldıran,ballıbaba,karabaşotu.Sonuncuyu bugün öğrendim.
http://www.saglikbilgilerim.com/karabas-otu/
Bence siz de öğrenin. Tabii ki kullanarak öğrenin ve en önemlisi çocuklarınıza öğretin. "Avatar" ı ne kadar da beğenmiştik öyle değil mi?

5 Mayıs 2011 Perşembe

Orda bir köy var uzakta...



Ehem!Nasıl desem ki? Hani sevinirsin çocuk gibi.İçin içine sığmaz. Yurtdışından gelirsin,uçaktan inerken "Bir başkadır benim memleketim" havasına girersin. Ya da ne bileyim, hani bir yaz akşamı ezan sesi duyarsın,huzur çöker üstüne. İşte ööle.

Evren Abla ( bu deyim İmeceevi İsmail Ağabey'e ait) çok enteresan bir şahsiyet. Şakacı mı şakacı. Resmen uğraşıyor insanla. Sağ gösteriyor, sol vuruyor. Kardeşlerini şımartmadan isteklerini teker teker yerine yerine getiren müşfik bir abla. Sen sadece istiyorsun; yürekten. O da veriyor. Veriyor vermesine de öyle hemen değil. İlk önce seni sınıyor, eğitiyor,öğretiyor. Ha bir de onun kendi zaman ölçüsü var. Sen nereni yırtarsan yırt, o biliyor zamanını.
Beş yaşından beri balık ve denizden başka birşey düşünmeyen,yirmi küsur seneden beri şehr-i İstanbul'u terketmek isteyen, son 10-15 senedir Kuzey Ege' de yaşama arzusunu dile getiren, son beş senedir de köyünü arayan ben Halim Bahadır Efendi, nihayet köydeyim. Çanakkale ili, Ayvacık ilçesi, Sazlı Köyü. Yeşillikler içinde bir dönüm bahçesi olan, üç göz oda ve sofadan oluşan bir köy evi kiraladım.Kirası Boğaz'da rakı-balık parası.Evi bulma hikayesi ise ancak mangal başında köyde anlatılacak bir Evren Abla öyküsü.Dinlemek isteyen tüm dostları beklerim.
Ha bu arada "Derin ve Deniz ne oldu? Huooop!" diyenleri duyar gibi oluyorum. Ben 15-20 günde bir İstanbul' a misafir olacağım, onlar da tatillerde bana misafir olacaklar. Derin'in ağaçevi için bahçede uygun bir ağaç var sanki!

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!

Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!: "“Seninki kaç santim?” kampanyasının sonucu belli oluyor. Tarım Bakanlığı balıkların ve denizlerin geleceğine Haziran’da karar veriyor. İş işten geçmeden, balıklar tükenmeden, daha fazla ertelemeden, hemen şimdi eyleme katıl."